Phoenix'in Kısa Tarihçesi
Phoenix (Φοῖνιξ) antik kenti, günümüzde Muğla ili, Marmaris ilçesi sınırlarında, Bozburun yarımadasının güneybatısındaki Taşlıca köyü sınırlarında yer alır. Antik dönemde, Karia’nın bir alt bölgesi olan ‘Karia Khersonesosu’na bağlı olan kentin Akropolü/Yukarı Şehri, Taşlıca köy merkezinin yaklaşık 2 km. güneyinde, Sindili Ovası’ndaki Hisar Tepe’de yer alır. Kent bu merkez çevresinde gelişmiştir.
Arkeolojik veriler, Phoenix ve çevresindeki yaşamın MÖ 6. Yüzyıl ilk çeyreğinde başladığına işaret eder. Phoenix, Arkaik dönemde varlığını, ‘Karia Khersonesosu’ (Bozburun Yarımdası) kentleri tarafından oluşturulan, siyasi, ekonomik ve dini birliğin altında yarı bağımsız olarak sürdürmüş görünür. Geç Klasik dönemden itibaren, olasılıkla MÖ 4. Yüzyıl ilk yarısından Hellenistik dönem sonuna kadar Rhodos’un idari yönetimi altına girmiş ve ‘Birleşik Peraia’ yani Karşıyaka bölgesinin bir parçası olmuştur. Epigrafik veriler bu süre boyunca kentin Rhodos’un Kamiros şehri tarafından kolonize edildiğini ortaya koyar. Hellenistik dönem boyunca Rhodos’un Akdeniz ticaretindeki etkin rolü ve Bozburun Yarımadasının hammadde kaynağı işlevi görmesiyle, Phoenix ve bölgenin diğer kentleri MÖ 3. Yüzyıl başlarından itibaren varsıllaşmıştır. Bu dönemde refaha bağlı nüfus artışıyla kent Sindili ovasında kuzey-güney yönünde yayılım göstermiş, antik tarım teraslarıyla bütünleşen çiftliklerle özgün bir yerleşim modeli oluşturmuştur.
Phoenix’te tespit edilen yazıtlar, Hellenistik dönemde kentte Apollon, Zeus, Athena, Dionysos ve Aphrodite kültlerinin bulunduğunu ve bu yapıların dönem içerisinde onarım gördüğünü aktarır. Kent merkezi çevresinde gözlenen basamaklı piramidal mezarlar Hellenistik dönemin refahına bir başka atıftır.
Antik kaynaklarda kentin varlığından bahseden ilk yazar ve coğrafyacı Strabon olmuştur. Strabon, Phoenix dağlarını, Karia’nın en yüksek dağları olarak nitelemiş ve yakınında aynı adı taşıyan bir kalenin adını anmıştır. Phoenix’ten bahseden ve yerleşimi bir kome yani köy olarak adlandıran bir diğer antik coğrafyacı ise 2. yüzyılda yaşamış olan Cladius Ptolemaios’tur.
Roma imparatorluk dönemi boyunca, Provincia Asiae yani Asya eyaletinin bir parçası olan kentte yaşam Geç Antik Dönem boyunca kesintisiz sürmüştür. Erken Bizans dönemine tarihli kiliselerin varlığı ve 6. yüzyılda yaşamış coğrafyacı Stephanos Byzantinos’un Phoenix’ten (Φοινίκη) bir ‘polis’ olarak bahsediyor oluşu, bu görüşleri destekler.
Phoenix’te Orta ve Geç Bizans dönemine ait veriler, Akropol ve çevresinde 12-13. yüzyılda küçük bir topluluğun kastron/iç kale tipi bir yerleşimde yaşadığına işaret eder. Bizans dönemi sonrasında, 14. yüzyılla beraber, Phoenix’in de içinde bulunduğu bölge, kendilerini ‘Sultan-il Savahil’ yani sahillerin sultanı addeden Menteşe Beyliği tarafından idare olunmuştur. Menteş oğlu İlyas beyin ölümünü takiben, Sultan II. Murat tarafından bölge 1424 yılında Osmanlı Devleti’ne dahil edilmiştir.
16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos fethi döneminde, Marmaris ve çevresinin stratejik önemi bir kez daha artmış, fetih sonrasında ticaretin gelişimiyle bölgeye Ula ve Tavas ilçelerinden nüfus aktarımları gerçekleştirilmiştir. 16. yüzyıl sonrasında Phoenix ve çevresinde yaşam kesintiye uğramamış, yöre halkı Sindili Ovasında günümüzde Aşağı ve Yukarı Fenaket olarak adlandırılan iki mahalleden müteşekkil Phoinikoudoi köyünde 1923 nüfus mübadelesine kadar varlığını sürdürmüştür. Bu tarihten itibaren Yukarı Fenaket köyünde yaşayan Rum nüfusun Symi, Rhodos ve Karpathos’a, oradan da Atina’ya göçtükleri bilinmektedir.
Bölgede II. Mahmut döneminde, 1831 yılında yapılan nüfus sayımı sonrasında Phoinikoudoi/Fenaket’in de içinde bulunduğu köylere muhtar atamaları gerçekleştirilmiştir. Söz konusu köylerin bulunduğu köylere ‘Tarahya’ adı verilmiştir. Şer-i sicil kayıtlarında ve mezar taşlarında da bahsi geçen Tarahya’nın etimolojik bakımdan ‘Tracheia’ yani taşlık yer anlamına geldiği düşünülmektedir. Bu 2600 yıllık etimolojik dönüşüm kendisini Phoenix’ten Phoinikoudoi ve Fenaket’e, Fenaket’ten ise Tracheia/Tarahya üzerinden Taşlıca adlarında göstermektedir.
Aşağı Fenaket Türk köyünde 1960’lara kadar süren yaşam, susuzluk gibi fiziki sebeplerle, günümüzdeki Modern Taşlıca mahalle merkezine taşınmış, köy camisi 1971 yılında inşa edilmiştir. Köy Mezarlığı, Orta çağdan günümüze kadar Yokuşbaşı mevkinde yer almıştır. Modern Taşlıca köyünün temel su kaynaklarını, olasılıkla antik dönemden bu yana kullanılan ana kayaya oygu 52 sarnıcın bulunduğu ‘Kırkkuyular’ mevkii teşkil etmiştir. Günümüzde yaklaşık 500 kişinin yaşadığı köy dış göç vermekte, turizme bağlı asimetrik nüfus artışı gibi sebeplerle geleneksel dokusunu kaybetmekle karşı karşıyadır.